Münir, hayatının inzivadaki son eylemi üzerine düşünmek için uzak bir adaya çekilir. Acı ve teslimiyetle boğuşurken, izolasyonda netlik ve huzur bulmayı umar. Ancak kendi kendine uyguladığı sürgün, hayatın büyük sorularına yanıt arayan, sıcak kalpli ve zeki bir kadın olan Valeska'nın gelişiyle kesintiye uğrar. İkisi arasında beklenmedik bir bağ gelişir. Valeska'nın şefkati ve sarsılmaz bilgeliği, Münir'i yavaş yavaş içindeki karanlığından çıkarmaya başlar.