Sadece imparatorlukların başkenti değil, aynı zamanda temel dinlerin de kalbi olan İstanbul’un dini müzik ortamı her zaman çok çeşitli ve renkli olmuştur. Bu sahnede Helenler, Yahudiler, Ermeniler, Süryaniler ve Müslümanlar birbirlerini önemli ölçüde beslemişlerdir. Bu noktada kim kimi etkilemiş, kim kimden etkilenmiş olursa olsun, farklı dinlere bağlı olanlar tarih boyunca bir yakınlaşmaya, ortak bir sanata ve anlatım tarzına sahip olmuşlardır. Farklı dil ve dinlere rağmen insanlığı bir araya getiren ve ilahi olanla buluşturan müzik, tarih boyunca en özlü, etkili ve egemen ifade biçimi olmuştur. Sanat, bu yönüyle insanlığın ürettiği en sanal ürün olarak ortak kültürel mirasımız.