İstanbul'un ortasında bir cezaevinde infaz koruma memuru olarak görev yapan Zakir, mahkumların aldıkları mektupları kontrol etmektedir. Buradaki işi mahkumlara ait mektupları tek tek okuyup varsa sakıncalı yerleri karalayarak sansürlemek ve mektuplara "görülmüştür" kaşesi vurmaktır. Zakir'in sıradan bir günü sabah meslektaşları ile birlikte mektup okuyarak, akşamları da yaratıcı yazım dersleri ile geçmektedir. Yazma dersindeki bir ödevi için bir mahkumun eşi olan Selma'nın fotoğrafını, gelen mektupların birinden çalar. Selma artık Zakir için bir ilham kaynağından fazlası olarak takıntı haline gelir. Zakir'in hayatı o günden sonra tamamen değişecektir.