The Fall (2006)
Size yarım kalan bir masal anlatayım, masalı tamamlamak size kalsın. Yıldızların parladığı bir gecede, baldırına bir bez parçası sarılı bir hintli, okyanusun sakin sularında kendini bekleyen dört arkadaşına doğru yüzmekteydi. Suyun içinde usulca süzülen hintli, bir süre sonra arkadaşlarının kendisini beklediği küçük adaya varır.
Luigi sorar
-Söyle Hintli! Doğru mu? Hintli, başını aşağı yukarı sallayarak doğrular.
Luigi’ye “Doğru olan ne?” diye sorar bandanalı haydut.
Luigi cevaplar, “Vali Odious, yarın sabah ikiz kardeşini idam ettirecek.”
O küçücük adada duran 5 kişinin kaderini bağlayan tek bir şey vardır. Ortak tek özellik. Vali Odious’a olan nefretleri!
Ne kadar garip bir dünya, bir gün aşık olduğunu bir sonraki gün binlerce defa öldürmek istiyorsun.
Bu beşliden ilki, siyahi -eski- köle Otta Benga’dır. Otta, ve kardeşi köle olarak doğmuşlardır. Gece gündüz demeden, kan ter içinde Valinin tarlalarında çalışan Otta, kardeşi ve diğer kölelerin kaderi, Otta’nın kardeşinin tarlada can vermesiyle değişir. Bu ölümle birlikte Otta elindeki palayla kendini kardeşine bağlayan zinciri tek hamleyle keser ve valinin tarlalarını ateşe verip diğer köleleri de serbest bırakır. Tabii tüm bu olan bitenden sonra Vali’nin ölümünün kendi ellerinden olacağı yeminini eder ve beşliye katılır.
Sonraki kahramanımız ise ne zaman endişeli olasa kaşını okşayan bir hintlidir. Hintli, dünyanın en güzel kadınıyla evlidir. (bkz. Binbir Gece Masalları) Sürekli başı aşağıda yürüyen hintlinin karısını görebilmek için herkes her şeyi yapmaya hazırmış. Ama o vakte kadar kimse o dünyalar güzeli kadını görememiş. Bir gün Vali, bu eşsiz güzelliği görebilmek için bir cüzzamlı kılığında hintlinin konağına biraz yardım alabilmek için elinde bir su tasıyla gelir. Cüzzamlıya yardım için dışarı çıkan kadının yüzü tasın içinde yansır ve bu güzelliği gören Vali, o anda kadına vurulur. Bunu öğrenen hintli de köşkün her kapısını kilitleyip nöbet tutmaya başlar. Ama geçen günlerin ardından boş bir köşkün nöbetini tuttuğunu öğrenir. Vali hemen işe koyulup karısını kaçırmıştır bile. Kadın, kendini Vali Odious’a göstermeyi reddeder ve bu duruma çok kızan vali de kadını ucu bucağı olmayan bir labirente hapseder. Labirentte ayakları kanayıncaya dek çıkış yolunu arayan kadın, eninde sonunda bu labirentten tek çıkış yolunun olduğu fark ettikten sonra labirentin en yüksek noktasına çıkar ve intihar eder. Karısının yasını tutan hintli, bir daha hiçbir kadına bakmamak üzere karının kanını alnına basıp Vali’nin ölümünün kendi ellerinden olacağına dair yemin eder.
Luigi ise patlayıcı uzmanıdır. Vali, Luigi’nin patlayıcılarının gücünü duyduktan sonra onu toplumdan dışlar. Luigi şehre döndüğü zaman kimseyi şehirde göremez. Herkes canı pahasına ondan kaçar, saklanır. Kimsenin onunla görüşmesine izin verilmez. Onunla konuşmanın bile cezası ölümdür. Luigi’nin günahlarını çıkaran papaz bile kapılarını ona kapatınca Luigi kimseyle görüşemeyeceğini anlar ve o anda Vali Odious’un ölümünün kendi ellerinden olacağına dair yemin eder.
Diğer kahramanımız ise İngiliz doğa bilimcisi Charles Darwin’dir. Elinde merceğiyle dolanan Charles, yaşayan her şeye büyük bir hayranlıkla aşıkmış. Hayvanlar, böcekler, bitkiler… Yaşayan her şey! İş arkadaşı gözüyle baktığı maymunu Wallace’ı asla yanından ayırmazmış. Birlikte birçok şeyi keşfetmiş, birçok teori geliştirmiş olsalar da hala çok özel olarak kabul ettikleri bir kelebeği bir türlü bulamamışlar. Bu kelebeğe Americana Exotica deniyormuş. Bunun farkında olan Odious, Charles’a bir Americana Exotica’nın ölüsünü yollar. Ve tahmin edeceğiniz üzere Vali Odious’a ölüm yemini edenlerden bir diğeri de Charles Darwin’dir.
Vali Odious, bu beşliyi Kelebek Adası’na sürer ve beşli, orada birbirini tanır ve planlarını hayata geçirmek üzere çalışmalara başlarlar.
Az önce size anlattığım masal, Tarsem Singh‘in yönettiği, 2006 yapımı The Fall filmindendi. Bu masal niçin ve kime anlatılır, kahramanlarımız nereden gelir ve en önemlisi masaldaki 5. kişi olan ikiz kardeşi idam edilecek olan bandanalı haydutun hikayesi nedir gibi soruların aklınızdan geçiyor, biliyorum. Bunu öğrenmek yerine siz de kendinize o masalda bir rol kapmak istiyorsanız The Fall’u izleyin derim. Çünkü hüzne sebep her şeyin ardında masal gibi bir hikaye yatar.